17 Mart 2009 Salı


İHTİYARLIKTA ÖĞRENME
www.filizinkalemi.blogspot.com
Öğrenmenin yaşı olmadığı insanlar tarafından kolay kabul edilmez. Birçok yorgun beyine öğrenmek gereksiz de gelebilir. Oysaki geç öğrenen pek çok örnekle doludur insanlık tarihi. Kıt kanat geçinmek gibidir zekâ ile yetinmek. Zekâ ile yetinenler yaşlılıklarında çok sıkıntı çekerler. Çalışkanlık yaşlılığımızda yenilenmenin bir sigortası gibidir.
James Watt aletler yapıp satmaya başladığında kırk yaşlarındaydı, bu işe başlamak için oldukça yaşlı görünüyordu. O herkesi şaşırttı, tam o yaşlarda üç dil daha öğrendi; Fransızca, Almanca, İtalyanca.
Thomas Scott İbraniceyi öğrendiği zaman, elli yaşını gerilerde bırakmıştı.
Bu insanlar bunca dili niye öğrendiler dersiniz? Meslekleriyle ilgili kitapları okuyabilmek için.
Öğrenme yaşının geçtiğini düşünenler yalnız insanlığa değil, kendilerine de haksızlık ettiklerini unutmamalılar.
İnsanlar yaşlandıkça kendilerine yeni yollar çizmeli. Gençliklerinde yapamadıkları veya başarılı olamadıkları, öğrenemedikleri konularına tekrar dönmeliler. Denemek ve hele başarılı olmak onları çok gençleştirip yaşama bağlanmalarını sağlar.
Öğrenmenin yaşı asla yoktur. Deneyimlerimiz bazı şeyleri daha kolay öğrenmemizi sağlar. Temelini oluşturan unuttuğumuzu zannettiğimiz bilgiler de ortaya çıkabilir.
Çok geç yaşlarda yüksek öğrenimini başarıyla tamamlayan insanlar; zamanında derslerinde başarılı olmayı deneyen, ama yeterince derse zaman ayırmayan insanlardan, bazen de olanaksızlıklar nedeniyle tamamlayamayanlar arasından çıkar.
Yaşlılıkta öğrenmenin zevki bambaşkadır. Zorlama olmadığı için büyük keyif alınır. Gerçek anlamda başarının zevkiyle beraber zihni doldurmanın da zevki yaşanır.
Herkese göre değişen öğrenme yolları büyükler tarafından kabul edilmediği için, hiç bir öğrenci gerçek öğrenme ortamını kullanarak öğrenimini tamamlamaz. Bu ortam nedeniyle tam kapasite ile çalışılmaz. Anne babalar bu hatalarını genelde hep yaparlar. Çocuklarının kendilerine benzeyeceğini düşündükleri için, kendi öğrenme ortamlarını tercih etmesini beklerler. Odasında, masa başında, sessiz bir ortamda her şeyi daha iyi öğrenileceğini sanırlar. Oysaki öğrenme ortamı her birey için farklıdır.
Yaşlılar kendi seçtikleri ortamda öğrenirken, öğrenme zevkini yaşamaları çok doğaldır. Öğrenmede önemli olan zekâ asla olamaz. Bazen çok zeki insanların bomboş beyinle yaşadıkları düşünülürse, çalışkanlığın önemi anlaşılabilir.
Öğrenmeye başlamak çok önemlidir. Karar vermek ve başlamak. Okullarda zeki çocuklara, iyi notlar verilir ama bir süre sonra yaşam renklenince zekâları öğrenmeye yetmez olur. Çalışkanlık gerekir. İşte başarıda çalışmanın önemi böyle durumlarda kanıtlanır. Sonradan parlayan insanlara baktığımızda çalışkanlıkların ilk sıralarda olduğunu görürüz.

Hiç yorum yok: